Yaralı bir saksağanı eve alarak, hayatlarında derin bir fark yaratan bir ailenin gerçek öyküsü.

2013 yılında Samantha Bloom, eşi Cameron ve üç oğlu, Tayland’da tatil yapmak üzere Avustralya’daki evlerinden ayrılır. Sam manzaranın keyfini çıkarırken çürük olduğu daha sonra ortaya çıkan bir korkuluk yüzünden çatıdan düşer. Sam’in omurgası kazada iki yerinden kırılır. Hayatı boyunca doğaya düşkün bir sörfçü ve seyyah olan Sam, göğsünden aşağısının felç olmasının ardından kendini tanıyamaz. Depresyondan aylarca çıkamayan Sam bu dünyadaki ve ailesindeki yerini sorgular. Bir yıl sonra Sam’in çocukları buldukları yaralı bir yavru saksağanı eve getirir. Başta temkinli bir şekilde bu siyah beyaz kuşun ihtiyaçlarını karşılayan Sam, evin yeni üyesiyle bağ kurar. Kuşla arasındaki ilişkinin tetiklediği duygusal iyileşme süreci ise eşini, çocuklarını, annesini ve kendini şaşırtır. PENGUIN BLOOM hayatı mahvolmuş gibi görünen bir kadının ihtiyacı olan umudu ve amacı ailesinin sevgisinde ve iyileşme sürecindeki bir kuşta bulmasının ardından yaşanan yenilenmeye dair müthiş ve gerçek bir öykü.